Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tadao Ando

Resim
- Işık kilisesi , 1989 , İbaraki , Japonya Bu yapı, mevcut ahşap bir kiliseyle papaz evine ek olarak yapılmıştır. Projesinde, ışığı aydınlanma ögesinden çıkarıp, mekanın kimliğiyle bütünleştirme yoluna gitmiştir. Bir diğer projesi: - Işık kilisesi , 1989 , İbaraki , Japonya Bu yapı, mevcut ahşap bir kiliseyle papaz evine ek olarak yapılmıştır. Projesinde, ışığı aydınlanma ögesinden çıkarıp, mekanın kimliğiyle bütünleştirme yoluna gitmiştir. Bir konuşmasında: “Bence mimari yüksek sesle konuşmamalı. Doğanın ışık ve rüzgâr kılığında konuşabilmesi için, mimari sessiz olmalı.” diyen mimar,   Tadao Ando Uluslararası Mimarlar Birliği ’ndeki konuşmasında mimarlığa olan bakışını şöyle özetlemiştir: Bence mimarlığın günümüzdeki en büyük problemi, mimarların mesleğe sadece bir sanat olarak bakmaları… Binaların sadece sanatsal yönüyle ilgileniyorlar. Mimarlığın aynı zamanda sosyal bir meslek olduğunu unuttular. Mimarların sosyal sorumluluklarını hatırlamaları gerekiyor…  Ço

S.E. Ramussen Yaşanan Mimari / Mimaride Gün Işığı

Resim
Işık mimarın ücret ödemediği malzemesidir. Gün ışığı gün içinde sürekli olarak değişir. Fakat mimarın kullandığı diğer öğeler sabitlik içerisindedir. Mimarın görevi yapının tek parçasını bile oluşturmadan malzemesini olan ışığında yerini belirlemeli ve sağlıklı kullanım sağlamalıdır. Ki doğal  ışık olmadan gerçek bir mimarlık olamaz. Dahası ışık güçlü psikolojik tepkiler yaratır ve belirli fizyolojik etkilere sahiptir.    Mimari yaşantıda ışık önemli rol oynar. Aynı oda ve aynı duvardaki farklı durumlar farklı mekansal izlenimler verebilir. Bu farklı durumlar arasında kaybolmamak için aydınlatma açısından üç grup tanımlayabiliriz; 1.Aydınlık açık mekan 2.Tepeden ışık alan mekan 3.Yan taraftan ışık alan mekan. Bu üç örnek içerisinde en tipik olan yandan ışık olan mekandır. Aydınlık mekan tarih boyunca özellikle sıcak iklimli ülkelerde kullanılmış ve güneşten korunmak için sütunların üzerine yerleştirilen bir çatı kullanılmış. Işığın niceliğinden çok niteliği vardır

Leland M. Roth, Mimarlığın Öyküsü, Orantı- Ölçek

Resim
Zihin gördüğü herşeyde geometrik ilşki arar. Vitruvius köklü gibi irrasyonel sayıların nasıl geometrik yapı oluşturduğunu betimlemiştir. Ve tanımlarına hep kare ile başlayıp onun üzerinden irrasyonel sayılar ile dikdörtgene ilerlemiştir. Vitruvius'un bu çalışmasını diğerlerinden üstün tutan eskiden yunanlar tarafından bu tür geometrik şekillere yapı yerinde tahta çivi ve ip ile ulaşılıyor olmasıydı. İlerleyen zamanlarda bir çok ortaçağ klisesinde bu sistem kullanılır. Yunanlılar tarafından kullanılan diğer bir yöntem ise x ve ya 2x+1 oranıdır. Klasik mimaride en cok ilişkilendirilen diğer bir oran yöntemi ise altın orandır. Genel olarak iki eşit olmayan parçanın ilişkisi olarak betimlenebilen bu orantılamada küçük parçanın büyük parçaya oranı büyük parçanın bütüne oranı eşit olmalıdır. Amaç doğruyu ikiye bölmektir. Ortalama insan boyutuna göre bir yapının büyüklüğüne onun ölçeği denir. Mimari yapılara getirilen ölçeklerle gururlanmış. Fakat günümüzde ölçeği belirlemeye çalışma öd

Bir Tasarım Modeli Olarak Mimarlık

Karl Schwanzer Avusturyalı ünlü bir mimardır. Mimari bir yapıyı ' çatı ve duvardan daha fazlası' olarak tanımlar. Bu konuyu biraz açmamız gerekirse 'daha fazla' anlamının altında estetik olması kültürel tarihsel ve sanatsal bir yapıya sahip olmasını istediğini söyleyebiliriz. Mimari yapı  yani tasarım varlığı kısaca belli bir biçim verilmiş mekandır. Estetik ve sosyokültüreldir. De Arcitectura (Mimarlık Üstüne) adlı yapıtıyla bu kategorileri ilk kez belirlemiştir. Vitruvius'a göre bir yapının varoluşunu belirleyen en temel özellikler şunlardır: 1.Kalıcılık ve sağlamlık 2.Kullanışlılık ve rahatlık 3.Güzellik Fakat Leon Battista Alberti ise De Re Aedificatoria (Mimarlık Üzerine) adlı eserinde bu özellikleri daha farklı sıralamıştır. 1.Kullanışlılık 2.Kalıcılıkk ve sağlamlık 3.Güzellik Bütün bunlara göre bir mimari yapının ilk önceliği dayanıklı ve sağlam olmasıdır. Doğal etkenlere karşı dirençli olmalıdır. Ayrıcı işlevsel ve amacına uygun olmalıdır. İşlevsellik konusu

Mekan Kurgusu Üzerine

‘Mekan yaratmak’, mimarlığın en temel uğraşı… Yazı, mekanın algılanmasını sağlayan fiziksel boyutlanma, hacim, yüzey, ışık, doku gibi özelliklerin oluşmasının, içinde yaşanılan dönemden, toplumdan, kültürel ortam ve ekonomik değerlerden etkilendiğini örnekliyor. Buna karşılık, ‘mekanı algılatma yöntemleri’nde, Antik dönemlerden bu yana fazla bir değişim gözlenmediğini savlıyor. Mekandaki boyutsal algıyı arttırmak, bir başka deyişle, mekanı algılanabilir hale getirmek, onu oluşturan objeler arasındaki boşluğu anlamlı hale getirmekle aynı anlama gelmektedir. Boyutsal ilişkiler, ancak mekansal deneyimin mekan içinde yaşatılması ile algılatılabilir.

Tasarım Felsefesi ve Bilimin Serüveni / Tunalı İsmail Tasarım Felsefesi

Resim
Tasarım felsefesi nedir?Tasarımı bir sanat dalı olarak gören felsefesinin özü doğaya alternatif oluşturmak olan estetik açıdan kullanıldığı ve başlı başına bir kültür oluşturan felsefe türüdür.  Peki tasarım nedir?  Tasarım, insanın tinsel yaratma erkiyle meydana getirdiği, doğaya alternatif bir varlık alanıdır. Bu varlık alanı bilimden sanata, felsefeden tekniğe insanın yarattığı her türlü nesne, ürün ya da yapıtı içine alan bir kültür dünyasıdır. Böylesi geniş bir dünyayı kavramak, tekil varlık alanlarıyla sınırlanmış bilimlerden ziyade ancak felsefenin "harcı" olabilir.  Tasarım aslınca Latince kökenlidir. Ve günümüzde akılda oluşan fikir düşünce herhangi bir şeyi bir nesneyi 2 boyuta düşürerek kağıda aktarabilme ile çok güç ve zor bir kavram halindedir. Tasarım aslında ilk olarak zihinde var olur. Tasarıma bir biçim (form) verildiğinde ise nesne kavramı oluşur. Bu sebeple her tasarım örgüsünde farklı bir fikir ve ona bağlı bir biçim oluşur. Başka bir deyişle her tasarım