Yöresel Konut Mimarisi ve Türkiye'deki Örnekleri



  Bir taşı diğerinin üzerine koymakla işe başlayan insan günümüzde en ileri teknolojiyi mimarlıkta kullanabilmektedir.

  Mağaralar, çadırlar ve dahası günümüze kadar gelirken 3 süreç görünmektedir;

  - Uzmanlaşma yoktur. Kişi kendi ve ailesi için basit yerleşme gösterir. Düzen barındırmaz. Genelde var olan malzemeler doğadan alınarak kullanılır. Bu yöntem yöresel mimari tanımına girmez.
  - Yerleşme yapılar uzmanlar, bilgili kişiler tarafından yapılır. Bu durumda ortaya çıkan yapı yöresel mimari olarak kabul edilebilir.
 - En nihayetinde yeni bin yüzyılda mimar kimliği taşıyan insan ortaya çıkar.

Bu üç başlık yöresel mimariden günümüze geçişi tanımlar.
Varoluş hakkındaki bir çok teori bir köşede duradursun, başlangıçtan beri barınak insanların en önemli ihtiyacı haline geldi. Yerleşik yaşam mağaralarla, göçebe yaşam çadırlarla sağlandı. Zamanla toprak önemi keşfedildi, tarım yaygınlaştı barınak inşa etme zorunluluğu doğdu. Ve bu ihtiyaç günümüze kadar gelişerek mimari adını aldı.
“Yöresel Mimari”nin oluşumundaki özellikler şu şekilde sıralanabilir:

 - Yöresel mimaride kendine özgü bir tasarım yöntemi yoktur.
 - Strüktür ve teknik değişebilir fakat yapı malzemesi doğal üretilmelidir.
 - Mutlaka bir teknik sözlük bulunur.
 - İçinde bulunan site ve iklime uyum sağlar.
 - Doğal bitki örtüsüne saygı gösterir.
 - Yapı sistemi kolay anlaşılabilir.


  Türkiye de Geleneksel Konut

Genelde, yöresel mimarinin en önemli örneği olan evin dış görünüşünün onun kökeni hakkında bilgi verdiği kanaati yaygındır. Fakat farklı dine ve etnik kimliğe mensup insan toplulukları aynı tip evde yaşadıkları için bu kanaatin geçerliliği azalmıştır.



Türkiye'deki Yöresel Mimariyi Belirleyen Faktörler:

 Türkiye’deki yöresel konut mimarisini belirleyen faktörlerin başında coğrafya, gelenekler ve dinî davranışların belirlediği yaşam tarzı ve üretim şekli gelmektedir.

 Coğrafi veriler, sosyo-kültürel yap›, üretim şekli ve bütün bu etkenlerin oluşturduğu yaşam kültürü konutun mekânsal ve yap›sal formunu belirlemektedirler. Geleneksel konutların asıl inşa edildiği Osmanlı döneminde özellikle taşrada bir sosyal sınıf ayrımı ve geleneği yok idi. Dolayısı ile de bu durum konut yap›m› ilkelerini fazla etkilememekte idi. Varlıklı bir kimsenin konutu normal yaşam süren bir başkasınınkinden sadece biraz daha büyük ve süslü olabiliyordu. Bu durum da farklı konut tiplerinin ortaya çıkmamasını sağlamıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Avrupa'da Gotik , Rönesans ve Barok Mimarilerinin Çatı ve Cephe sistemleri Açısından Karşılaştırılması

Tasarım Felsefesi ve Bilimin Serüveni / Tunalı İsmail Tasarım Felsefesi

Renk Çemberi ve Temel Kavramlar /Ahmet Özol